Muna ve Tarıq Filistinli ve Kanadalı.
İstanbul, ailelerin tanışmaları ve aynı zamanda düğün merasiminin gerçekleşmesi için iki tarafın da ikinci evi olmus. Swisshotel the Bosphorus otel düğünleri için mekan tercihleriydi. Abartıdan uzak, zarif ve şık çiçeklerle süslenmişti her yer. Masalar özenle hazırlanmış, ortam sade ve sıcaktı. Sakin başlayan merasim, Muna’nın Tarıq için yazdığı cümlelerle yerini sevinç gözyaşlarına bırakmıştı. Bu sözleri size Muna’nın düğün konuşmasından aktarıyorum:
“Sol gözüm diğerine nazaran az görüyor. Sağ gözüm onun kolu kanadıdır, yükün çoğunu alır, ona sahip çıkar, yarı yolda bırakmaz. İki elim var, sağ elim daha işlevsel. Sol elimin yapamadığı tüm işleri o yapar, onu zorda bırakmaz. İki ayağımın ikisi eşittir, birbirlerine üstünlük kurmazlar, tüm yükü beraber taşır, her şeye beraber koşarlar. Herkes aslında ilişkide tek başınadır. Ben de tek başımayım, ama sağ gözüm gibi hevesliyim çıt çıkarmadan yükün çoğunu omuzlamaya. Sağ elim gibi yürekliyim onun yetmediği her işe koşmaya ve ayaklarım gibi eşit görünmeye hazırım. Eşit olmaya, çift olmaya, aynı yöne yürümeye, her kavgaya beraber koşmaya.”
Beni de ağlatmışlardı. O düğündeki en son kişi ölene kadar onlara bu anları hatırlatmaya kararlıydım.
Buyurun bakalım…